Tarihte Bugün: 9 Ekim – Devrimin ve Müziğin Kesiştiği Gün
Tarihin sayfaları, bazı günleri diğerlerinden daha kalın ve daha koyu mürekkeple yazar. 9 Ekim, tam da böyle bir gündür. Bu tarih, bir yanda Latin Amerika'da bir devrim ateşini söndürürken, diğer yanda Liverpool'da dünyayı değiştirecek bir müzik dehasının doğumuna tanıklık etmiştir. Sömürgeciliğin son kalelerinden birinin yıkılışından, küresel iletişimin temellerinin atılmasına kadar uzanan geniş bir yelpazede, 9 Ekim insanlık hafızasında derin izler bırakmıştır. Bu gün, bir devrimcinin ikonik bir sembole dönüşümünün, bir ulusun özgürlüğüne kavuşmasının ve sanatın sınırları aşan gücünün altını çizer.1967: Bir Mitosun Doğuşu - Ernesto "Che" Guevara'nın İnfazı
9 Ekim denildiğinde akla gelen ilk ve en sarsıcı olay, şüphesiz Arjantinli doktor, Marksist-Leninist devrimci ve Küba Devrimi'nin liderlerinden Ernesto "Che" Guevara'nın Bolivya'da infaz edilmesidir. Onun ölümü, bir isyan hareketinin sonu gibi görünse de aslında popüler kültürde ve siyasi aktivizmde ölümsüzleşecek bir mitosun başlangıcı oldu.Fidel Castro ile birlikte Küba'da Fulgencio Batista rejimini devirdikten sonra endüstri bakanlığı gibi önemli görevler üstlenen Che, bürokratik hayattan sıkılmış ve devrimi diğer ülkelere, özellikle de Latin Amerika ve Afrika'ya yayma idealine kendini adamıştı. Bu amaçla 1966'da sahte bir kimlikle Bolivya'ya geçti. Buradaki amacı, ülkenin yoksul köylülerini ve madencilerini örgütleyerek ABD destekli askeri diktatörlüğe karşı bir gerilla savaşı başlatmaktı.
Ancak Bolivya'daki koşullar, Küba'daki Sierra Maestra dağlarından çok farklıydı. Yerel halktan beklediği desteği bulamadı, Bolivya Komünist Partisi ile anlaşmazlıklar yaşadı ve coğrafi koşulların zorluğu gerilla birliğini yıprattı. En önemlisi, ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA), Che'nin Bolivya'da olduğunu tespit etmiş ve Bolivya ordusuna onu yakalaması için özel eğitimli birlikler, lojistik destek ve istihbarat sağlamıştı.
Aylar süren takibin ardından, 8 Ekim 1967'de, Che ve birliği Yuro Ravine'de Bolivya ordusu tarafından pusuya düşürüldü. Çatışmada yaralanan ve silahı hasar gören Che, canlı olarak ele geçirildi. Yakındaki La Higuera köyündeki bir okul binasına götürüldü. Ertesi gün, 9 Ekim'de, Bolivya Devlet Başkanı René Barrientos'un emriyle, yargılanmadan infaz edilmesine karar verildi. Görevi üstlenen Bolivyalı asker Mario Terán, Che'yi vurarak öldürdü.
Che'nin cansız bedeni, zaferin bir kanıtı olarak Vallegrande kasabasına getirilip basına sergilendi. Alberto Korda'nın çektiği ikonik fotoğrafının aksine, bu son görüntüler onun mücadelesinin acı sonunu belgeliyordu. Ancak bu son, aynı zamanda yeni bir başlangıçtı. Che Guevara, o günden sonra salt bir devrimci olmaktan çıkıp dünya çapında anti-emperyalizmin, isyanın, adaletsizliğe karşı başkaldırının ve idealizmin evrensel bir sembolüne dönüştü. Onun ölümü, fikirlerinin ve imajının tüm dünyaya yayılmasını engelleyemedi, aksine bunu daha da hızlandırdı.
1940: Bir Müzik Efsanesi Doğuyor - John Lennon
Che'nin ölümünden tam 27 yıl önce, 9 Ekim 1940'ta, dünya bambaşka bir devrimciye "merhaba" diyordu. İngiltere'nin Liverpool kentinde, II. Dünya Savaşı'nın bombaları altında doğan John Lennon, müziği ve aktivizmiyle milyonların hayatını değiştirecek, kültürel bir devrime öncülük edecekti.The Beatles'ın kurucu üyesi, söz yazarı ve beyni olan Lennon, Paul McCartney ile birlikte pop müzik tarihinin en başarılı ve etkili ortaklıklarından birini kurdu. Onların şarkıları, sadece listeleri alt üst etmekle kalmadı, aynı zamanda 1960'ların gençlik hareketlerinin, sosyal değişimlerinin ve kültürel patlamasının da film müziği oldu.
The Beatles dağıldıktan sonra solo kariyerine eşi Yoko Ono ile devam eden Lennon, müziğini daha doğrudan bir politik aktivizm aracı olarak kullanmaya başladı. "Imagine" gibi bir barış marşıyla tüm dünyaya umut aşılarken, "Give Peace a Chance" ve "Happy Xmas (War Is Over)" gibi şarkılarla Vietnam Savaşı'na karşı duruşunu net bir şekilde ortaya koydu. Sanatı, onun için sadece kendini ifade etme biçimi değil, aynı zamanda dünyayı daha iyi bir yer haline getirme mücadelesinin bir parçasıydı. Onun doğum günü, müziğin sadece notalardan ibaret olmadığını, aynı zamanda birleştirici, sorgulayıcı ve dönüştürücü bir güç olabileceğini hatırlatır.
1962: Afrika'da Bir Bağımsızlık Güneşi - Uganda
9 Ekim tarihi, aynı zamanda sömürgecilik sonrası dönemin önemli bir kilometre taşına ev sahipliği yapar. 1962 yılında bugün, "Afrika'nın İncisi" olarak bilinen Uganda, 70 yıllık İngiliz sömürge yönetiminin ardından bağımsızlığını ilan etti. Bu olay, 1960'larda Afrika kıtasını saran bağımsızlık rüzgarının önemli bir parçasıydı. Milton Obote, ülkenin ilk başbakanı oldu ve Uganda, İngiliz Milletler Topluluğu'na üye olarak yeni bir döneme adım attı. Bu bağımsızlık, Uganda halkı için kendi kaderini tayin etme yolunda atılmış tarihi bir adımdı ve Afrika'daki dekolonizasyon sürecinin sembolik anlarından biri olarak tarihe geçti.Dünya Tarihinden Diğer Önemli Notlar
- 1874 - Dünya Posta Birliği (UPU) Kuruldu: İsviçre'nin Bern şehrinde imzalanan Bern Antlaşması ile bugün bildiğimiz anlamda uluslararası posta sisteminin temelleri atıldı. Bu birlik sayesinde farklı ülkelerin posta idareleri arasında bir standart oluşturuldu, mektup ve paketlerin sınırlar arasında serbestçe ve düzenli bir şekilde dolaşımı sağlandı. Bu, küreselleşmenin ilk ve en önemli adımlarından biriydi.
- 1888 - Washington Anıtı Halkın Ziyaretine Açıldı: ABD'nin ilk başkanı George Washington'un anısına inşa edilen ve o dönemde dünyanın en yüksek yapısı olan 169 metrelik bu ikonik dikilitaş, inşaatının tamamlanmasından yaklaşık dört yıl sonra resmen halka açıldı.
- 1944 - Türkiye'de Sivil Havacılığın Gelişimi: Ankara'da, bugünkü Türk Hava Kurumu Üniversitesi'nin temeli sayılabilecek ilk sivil tayyarecilik okulu olan "Türk Hava Kurumu Etimesgut Uçak ve Motor Fabrikası" bünyesinde bir eğitim merkezi açıldı. Bu, Türkiye'nin kendi pilotlarını ve teknisyenlerini yetiştirme yolundaki önemli bir adımıydı.
- 1945 - Yunus Nadi Abalıoğlu'nun Vefatı: Atatürk'ün yakın silah arkadaşlarından, gazeteci ve siyasetçi Yunus Nadi Abalıoğlu hayatını kaybetti. Milli Mücadele'nin sesini duyuran Anadolu Ajansı'nın kurucularından olan ve Cumhuriyet gazetesini kurarak Türk basınının duayen isimlerinden biri haline gelen Abalıoğlu, Türkiye'nin modernleşme sürecinde önemli bir rol oynamıştır.