Tarihte Bugün 31 Ekim: Dünyayı Değiştiren Gün!
Martin Luther'in 95 Tezi'nden Indira Gandhi suikastine, Süveyş Krizi'nden Mount Rushmore'un tamamlanmasına, 31 Ekim'in karanlık ve aydınlık mirasını inceliyoruz.Takvim yaprakları 31 Ekim'i gösterdiğinde, çoğumuzun aklına ilk olarak kostümler, şekerlemeler ve Cadılar Bayramı (Halloween) kutlamaları gelir. Oysa bu tarih, popüler kültürün renkli maskesinin ardında, dünya tarihinin akışını kökünden değiştiren, dini haritaları yeniden çizen, imparatorlukları sarsan ve siyasi cinayetlere sahne olan derin bir geçmişi barındırır. 31 Ekim, sadece Kelt geleneklerinin modern bir yansıması değil, aynı zamanda modern Avrupa'nın temellerinin atıldığı, sömürgeciliğin son demlerinin yaşandığı ve siyasi trajedilerin ulusları yasa boğduğu bir "kavşak" günüdür.
Bugün, 31 Ekim'in kültürel şenliklerinin ötesine geçerek, bu tarihin dünyamız üzerindeki kalıcı etkilerini, Wittenberg'in kilise kapısından Yeni Delhi'nin bahçelerine, Mısır'ın çöllerinden Amerika'nın dağlarına uzanan bir yolculukla inceliyoruz. Bu tarih, bir imparatorluğun nasıl çöktüğünü, bir reformun nasıl başladığını ve bir ulusun nasıl sarsıldığını gösteren kritik anlarla doludur.
1517: Bir Çekicin Sesi Avrupa'yı İkiye Böldü (Protestan Reformu)
Tarihteki en önemli 31 Ekim olayı, şüphesiz 1517'de Almanya'nın küçük Wittenberg kasabasında yaşandı. O gün, teoloji profesörü ve keşiş olan Martin Luther, Katolik Kilisesi'nin uygulamalarına, özellikle de "endüljans" (günahların affedilmesi için satılan belge) satışına karşı duyduğu öfkeyi dile getiren 95 maddelik bir tez hazırladı. Efsaneye göre Luther, bu tezleri Latince olarak yerel Kale Kilisesi'nin (All Saints' Church) kapısına çiviledi.Luther'in amacı bir devrim başlatmak değil, akademik bir tartışma açmaktı. Ancak o, zamanın ruhunu yakalamıştı. O sırada yeni gelişen matbaa teknolojisi, Luther'in tezlerinin haftalar içinde Almanca'ya çevrilerek tüm Avrupa'ya yayılmasını sağladı. Papa'nın ve Kilise'nin otoritesini sorgulayan bu metin, beklediğinden çok daha büyük bir yangını ateşledi.
"95 Tez", sadece dini bir eleştiri değildi; aynı zamanda Roma'ya vergi ödemekten bıkmış Alman prensleri için siyasi bir fırsattı. Bu olay, "Protestan Reformu" olarak bilinen ve Avrupa'yı Katolik ve Protestan olarak kalıcı bir şekilde ikiye bölen sürecin fitilini ateşledi. Takip eden yüzyıl, din savaşları, siyasi altüst oluşlar ve ulus-devletlerin yükselişiyle geçti. 31 Ekim 1517, bu nedenle, sadece Protestanlığın değil, modern seküler Avrupa'nın da doğum günü olarak kabul edilebilir.
1956: Bir İmparatorluğun Çöküşü (Süveyş Krizi)
Tarih şeridinde dört yüzyıl ileri sardığımızda, 31 Ekim 1956'da bu kez bir imparatorluğun çöküş çanlarının çaldığını görüyoruz. Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdülnasır, Temmuz 1956'da, büyük ölçüde İngiliz ve Fransız hisselerine sahip olan Süveyş Kanalı'nı millileştirdiğini açıkladı. Bu hamle, eski sömürgeci güçler olan İngiltere ve Fransa için kabul edilemezdi.Aylarca süren diplomatik gerginliğin ardından, 31 Ekim'de İngiltere ve Fransa, İsrail ile yaptıkları gizli bir anlaşma uyarınca Mısır'a karşı askeri harekât başlattı. İngiliz ve Fransız uçakları Mısır havaalanlarını bombalamaya başladı. Amaçları Nasır'ı devirmek ve kanal üzerindeki kontrolü yeniden sağlamaktı.
Ancak dünya değişmişti. ABD Başkanı Eisenhower, müttefikleri olan İngiltere ve Fransa'nın bu neo-sömürgeci hamlesine sert tepki gösterdi. Sovyetler Birliği de Mısır'ın yanında yer alarak nükleer savaş tehdidinde bulundu. Ekonomik ve siyasi baskıya dayanamayan İngiltere ve Fransa, haftalar içinde küçük düşürücü bir şekilde geri çekilmek zorunda kaldı. Süveyş Krizi, Britanya İmparatorluğu'nun artık bir süper güç olmadığını acı bir şekilde kanıtladı ve dünyadaki güç dengesinin resmen ABD ve Sovyetler Birliği'ne geçtiğini tescilledi.
1984: Bir Ulusun Yası (Indira Gandhi Suikasti)
31 Ekim, siyasi trajedilere de sahne olmuştur. 1984 yılının bu sabahında, Hindistan Başbakanı Indira Gandhi, Yeni Delhi'deki resmi konutunun bahçesinde yürürken, kendi korumaları olan iki Sih muhafızı tarafından vurularak öldürüldü.Suikastin kökleri, aynı yılın Haziran ayında yaşanan "Mavi Yıldız Operasyonu"na dayanıyordu. Gandhi, Sih ayrılıkçı militanların sığındığı, Sihlerin en kutsal mekanı olan Altın Tapınak'a askeri operasyon emri vermişti. Bu operasyon, tapınağın büyük hasar görmesine ve yüzlerce sivilin ölümüne yol açarak Sih toplumu içinde derin bir öfke yaratmıştı.
Gandhi'nin ölümü, Hindistan'ı kaosa sürükledi. Başta Delhi olmak üzere ülke çapında korkunç "Anti-Sih" isyanları patlak verdi. Takip eden birkaç gün içinde binlerce Sih katledildi. Bu suikast, Hindistan'ın modern tarihinin en karanlık anlarından biri olarak kayıtlara geçti ve ülkenin siyasi ile sosyal dokusunda derin yaralar bıraktı.
Kültürel Notlar: Dağdaki Yüzler ve Kaçış Ustası
Bu ağır siyasi ve dini olayların yanı sıra, 31 Ekim kültürel tarihte de izler bıraktı. 1941 yılında, 14 yıl süren devasa bir çalışmanın ardından, ABD'deki Mount Rushmore Ulusal Anıtı'nın (Dört Başkanın Yüzü) tamamlandığı resmen ilan edildi.Ve elbette, 31 Ekim, ünlü Macar asıllı Amerikalı illüzyonist ve "kaçış ustası" Harry Houdini'nin ölüm yıldönümüdür. 1926'da, tam da Cadılar Bayramı'nda, birkaç gün önce karnına aldığı darbelerin neden olduğu apandisit patlaması ve peritonit sonucu hayatını kaybetmesi, onun gizemli mirasına ironik bir son eklemiştir.
31 Ekim, bir kilise kapısına asılan tezlerden, bombalanan çöllere; bir başbakanın trajik ölümünden, bir dağa oyulan yüzlere kadar tarihin ne kadar katmanlı olabileceğinin bir kanıtıdır.
Peki sizce 31 Ekim'de yaşanan bu olaylardan hangisi modern dünyayı en çok etkiledi? Bu tarihe eklemek istediğiniz başka önemli olaylar var mı? Yorumlarınızı bekliyoruz!