Tarihte Bugün: 17 Kasım - İmparatorlukların Çöküşünden Teknolojinin Yükselişine
Tarih takvimi, her biri insanlığın rotasını değiştiren irili ufaklı olaylarla doludur. Bazı günler, diğerlerinden daha ağır bir tarihi yüke sahiptir. 17 Kasım, bir imparatorluğun fiilen sona erişine, dünyayı küçülten bir mühendislik harikasının açılışına, bir "Altın Çağ"ın başlamasına ve bir devrimin ilk kıvılcımına tanıklık etmiştir. Bu tarih, siyasetin, mühendisliğin, sanatın ve toplumsal değişimin karmaşık bir mozaiğidir.Bir İmparatorluğun Sessiz Vedası: Sultan Vahdettin'in Gidişi (1922)
17 Kasım 1922, 623 yıllık Osmanlı İmparatorluğu'nun fiili sonunu simgeleyen, Türkiye tarihi için en kritik günlerden biridir. Saltanatın Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından 1 Kasım 1922'de kaldırılmasının ardından, son padişah VI. Mehmed (Vahdettin) için İstanbul'da kalmak hem siyasi hem de kişisel olarak imkansız hale gelmişti.Kurtuluş Savaşı'nın zaferle sonuçlanması ve Mudanya Mütarekesi'nin imzalanmasıyla Ankara Hükümeti'nin otoritesi tartışılmaz bir şekilde pekişmişti. İstanbul hâlâ İtilaf Devletleri'nin işgali altında olsa da, şehrin gerçek hakimi artık TBMM idi. Saltanatın kaldırılması, Vahdettin'i "Padişah" unvanından mahrum bırakmış, sadece "Halife" unvanıyla bırakmıştı. Ancak Ankara'daki yeni yönetim, onun bu unvanı taşımasını bile milli egemenlik için bir tehdit olarak görüyordu.
Vahdettin, işgal altındaki bir şehirde, kendi halkı tarafından "vatan haini" olarak görülme tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Hayatının tehlikede olduğunu düşünen Vahdettin, 16 Kasım'da işgal kuvvetleri komutanı General Harrington'a gizlice başvurarak İngiltere'ye sığınma talebinde bulundu. Bu talep kabul edildi.
17 Kasım 1922 sabahı, Cuma Selamlığı'na gideceğini ilan eden Vahdettin, sabahın erken saatlerinde Dolmabahçe Sarayı'ndan gizlice ayrıldı. Sarayın rıhtımına yanaşan bir motorla, limanda demirli bulunan İngiliz zırhlısı HMS Malaya'ya nakledildi. Yanında sadece küçük oğlu Şehzade Ertuğrul ve birkaç sadık adamı vardı. Bu kaçış, o kadar gizli tutulmuştu ki, saraydaki birçok görevlinin bile haberi olmadı.
Vahdettin'in bir İngiliz savaş gemisiyle vatanını terk etmesi, hem imparatorluğun trajik sonunu hem de yeni cumhuriyetin meşruiyetini perçinleyen sembolik bir andı. Artık İstanbul'da bir padişah yoktu ve Osmanlı Hanedanı'nın asırlık yönetimi fiilen sona ermişti. Bu olay, Ankara Hükümeti'nin elini daha da güçlendirdi ve TBMM, 19 Kasım'da Abdülmecid Efendi'yi yeni halife olarak seçti; ancak bu, siyasi gücü olmayan, tamamen sembolik bir unvandı.
Dünyayı Küçülten Kanal: Süveyş Kanalı'nın Açılışı (1869)
17 Kasım 1869, dünya ticaretinin ve jeopolitiğinin seyrini sonsuza dek değiştiren bir olaya sahne oldu. Akdeniz'i Kızıldeniz'e bağlayan Süveyş Kanalı, on yıllık muazzam bir inşaat sürecinin ardından görkemli bir törenle açıldı.Fransız diplomat ve mühendis Ferdinand de Lesseps'in vizyonuyla hayata geçirilen bu proje, tam anlamıyla bir mühendislik devrimiydi. Kanal, Avrupa ile Asya arasındaki deniz yolculuğunu, Afrika'nın güney ucundaki Ümit Burnu'nu dolaşma zorunluluğunu ortadan kaldırarak binlerce kilometre kısaltıyordu. Örneğin, Londra'dan Mumbai'ye olan deniz yolculuğu yaklaşık %42 oranında azalıyordu.
İnşaat süreci, Mısır Hidivi Said Paşa'nın desteğiyle başlamış ancak sayısız zorlukla karşılaşmıştı. Çölün ortasında devasa bir su yolu açmak, salgın hastalıklar, siyasi entrikalar ve özellikle de on binlerce Mısırlı işçinin zorla çalıştırıldığı (corvée sistemi) ağır çalışma koşullarıyla mücadele etmeyi gerektiriyordu. Bu süreçte binlerce işçi hayatını kaybetti.
Açılış töreni, Mısır Hidivi İsmail Paşa tarafından muazzam bir israf ve gösterişle organize edildi. Törene, Fransa İmparatoriçesi Eugénie (İmparator III. Napolyon'un eşi) başta olmak üzere birçok Avrupalı kraliyet üyesi ve devlet adamı katıldı. İtalyan besteci Giuseppe Verdi'ye bu açılış için "Aida" operasını bestelemesi sipariş edilmiş, ancak opera törene yetişememişti.
Süveyş Kanalı'nın açılışı, küresel ticareti hızlandırdı, Avrupa'nın Asya ve Afrika'daki sömürge imparatorlukları üzerindeki kontrolünü pekiştirdi. Ancak aynı zamanda Mısır'ı devasa bir borç batağına sürükledi. Bu borçlar, İngiltere'nin 1882'de Mısır'ı işgal etmesine ve kanalın kontrolünü ele geçirmesine zemin hazırladı. 17 Kasım 1869'da bir başarı ve ilerleme sembolü olarak açılan kanal, 20. yüzyıl boyunca jeopolitik krizlerin ve savaşların (özellikle 1956 Süveyş Krizi) merkez üssü haline gelecekti.
Bir Altın Çağın Başlangıcı: Kraliçe I. Elizabeth'in Tahta Çıkışı (1558)
17 Kasım 1558'de, "Kanlı" Mary (Mary I) olarak bilinen Katolik kraliçenin ölümü üzerine, 25 yaşındaki üvey kardeşi Elizabeth, İngiltere tahtına çıktı. Bu tarih, İngiltere tarihinin en parlak dönemlerinden biri olarak kabul edilen "Elizabeth Çağı"nın (Elizabethan Era) başlangıcı oldu.Elizabeth, tahta çıktığında İngiltere derin bir krizin içindeydi. Ülke, Mary dönemindeki sert Katolik uygulamaları ve Protestanlara yönelik zulüm nedeniyle dini olarak bölünmüştü. Ayrıca İspanya ile yaşanan savaşlar ve zayıf ekonomi, ülkenin moralini bozmuştu.
Genç kraliçe, olağanüstü bir siyasi zeka ve pragmatizm sergiledi. İlk işlerinden biri, "Elizabeth Dini Uzlaşısı" (Elizabethan Religious Settlement) olarak bilinen bir dizi yasayı çıkarmak oldu. Bu yasalar, İngiltere Kilisesi'ni (Anglikan Kilisesi) yeniden kurarak Katoliklik ile Protestanlık arasında bir orta yol bulmayı amaçlıyordu. Bu uzlaşı, ülkedeki dini gerilimi büyük ölçüde yatıştırdı ve ulusal birliği sağladı.
"Bakire Kraliçe" olarak da bilinen Elizabeth, hiç evlenmedi ve tüm hayatını "İngiltere ile evli" olduğunu söyleyerek ülkesine adadı. Onun 44 yıllık saltanatı, sadece siyasi istikrar değil, aynı zamanda kültürel bir rönesans da getirdi. William Shakespeare, Christopher Marlowe ve Francis Bacon gibi isimlerin eserleriyle İngiliz edebiyatı ve tiyatrosu altın çağını yaşadı. Sir Francis Drake gibi kaşifler dünya denizlerinde İngiliz bayrağını dalgalandırırken, 1588'de İspanyol Armadası'na karşı kazanılan zafer, İngiltere'yi Avrupa'nın en büyük deniz güçlerinden biri haline getirdi. 17 Kasım 1558, bu büyük dönüşümün başladığı gündür.
Bir Devrimin Kıvılcımı: Kadife Devrim (1989)
17 Kasım 1989'da, Çekoslovakya'nın başkenti Prag'da yaşananlar, Berlin Duvarı'nın yıkılmasından sadece sekiz gün sonra Doğu Bloku'ndaki değişimin ne kadar hızlı olduğunu gösterdi.O gün, Nazilerin 1939'da Prag Üniversitesi'ni basmasını anmak için düzenlenen resmi izinli bir öğrenci yürüyüşü, kısa sürede rejim karşıtı bir protestoya dönüştü. Binlerce öğrenci, "Özgürlük!", "İnsan Hakları!" ve "Komünizm Bitsin!" sloganları atarak şehir merkezine doğru yürüdü.
Polis, göstericilerin önünü kesti ve barışçıl kalabalığa karşı acımasızca güç kullandı. Yüzlerce öğrenci coplandı ve yaralandı. Bu şiddet olayı, bardağı taşıran son damla oldu. Polis şiddetine dair haberler (ve başlangıçta bir öğrencinin öldürüldüğüne dair yanlış bir söylenti) ülke çapında infial yarattı.
17 Kasım'daki bu baskı, "Kadife Devrim" (Velvet Revolution) olarak bilinen süreci tetikledi. Ertesi günlerde, tiyatrolar ve üniversiteler greve gitti. Yüz binlerce insan her gün Prag'ın Wenceslas Meydanı'nda toplanmaya başladı. Hareketin liderliğine, daha sonra cumhurbaşkanı olacak olan oyun yazarı Václav Havel'in de aralarında bulunduğu "Sivil Forum" (Občanské fórum) adlı muhalif grup geçti.
Halkın ve muhalefetin bu kitlesel ve barışçıl direnişi karşısında Komünist Parti yönetimi direnemedi. Sadece birkaç hafta içinde, 28 Kasım'da parti "iktidardaki öncü rolünden" vazgeçtiğini açıkladı ve Aralık sonunda Václav Havel, Çekoslovakya'nın komünist olmayan ilk cumhurbaşkanı seçildi. 17 Kasım'da atılan o ilk sloganlar ve polisin şiddeti, 41 yıllık komünist rejimi kansız bir şekilde deviren devrimin başlangıç fişeği oldu.
17 Kasım'da Diğer Önemli Olaylar, Doğumlar ve Ölümler
Teknoloji ve Uzayda Önemli Adımlar:- 1970: Sovyet uzay aracı Luna 17, Ay yüzeyine başarıyla indi ve tarihteki ilk uzaktan kumandalı gezgin robot olan Lunokhod 1'i Ay yüzeyine bıraktı. Bu, başka bir gök cisminde hareket edebilen bir aracın ilk kullanımıydı.
- 1970: Aynı gün, Amerikalı mucit Douglas Engelbart, "X-Y Konum Göstergesi" olarak adlandırdığı, günümüzde "bilgisayar faresi" (mouse) olarak bildiğimiz icadın patentini aldı. Bu icat, kişisel bilgisayar devriminin temel taşlarından biri olacaktı.
- 1933: Amerika Birleşik Devletleri, 1917 Bolşevik Devrimi'nden bu yana tanımadığı Sovyetler Birliği'ni resmen tanıdı. Bu karar, II. Dünya Savaşı öncesi küresel güç dengelerini etkileyen önemli bir diplomatik adımdı.
- Doğumlar: Sinema tarihinin en etkili yönetmenlerinden biri olarak kabul edilen Martin Scorsese (1942), ünlü oyuncular Danny DeVito (1944) ve Sophie Marceau (1966) bu tarihte doğdu.
- Ölümler: Modern heykel sanatının babası sayılan Fransız heykeltıraş Auguste Rodin (1917), "Düşünen Adam" ve "Öpücük" gibi başyapıtların yaratıcısı olarak 17 Kasım'da hayata veda etti. Ayrıca, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi İngiliz yazar Doris Lessing de 2013 yılında bu tarihte vefat etti. Rusya'yı bir dünya gücü haline getiren "Büyük" lakaplı İmparatoriçe II. Katerina (1796) da bu tarihte ölen önemli tarihi figürler arasındadır.