Neler yeni

Tarihte Bugün 29 Ekim

📢 KralForum’a Hoş Geldiniz!

Sadece üyelere özel içeriklere erişmek ve topluluğumuzun bir parçası olmak için şimdi ücretsiz üye ol. 👉 Hemen aramıza katıl, sohbetlere dahil ol ve ayrıcalıkları keşfet!

Charizma

KFN Forum Sahibi
Katılım
10 Ağustos 2025
Mesajlar
2,201
Tepkime puanı
3,508
Puanları
200
Konum
BURSA
Burcum
♑ Oğlak
Konu Sahibi

Tarihte Bugün: 29 Ekim ve Türkiye Cumhuriyeti'nin Doğuşu​

29 Ekim, takvim yapraklarında sıradan bir gün olmanın ötesinde, hem Türkiye’nin hem de dünya tarihinin akışını değiştiren, büyük dönüşümlere sahne olmuş müstesna bir tarihtir. Ancak bu tarihin ağırlığı ve anlamı, şüphesiz ki 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanıyla pekişmiştir. Bu tarihi karar, asırlık bir imparatorluğun küllerinden yepyeni, modern, laik ve ulusal egemenliğe dayalı bir devletin doğuşunu simgeler. 29 Ekim 1923, sadece bir rejimin adının konulduğu bir gün değil, aynı zamanda Türk milletinin bağımsızlık ve çağdaşlaşma iradesini dünyaya ilan ettiği en önemli dönüm noktasıdır.

tarihte-bugun.jpg

I. Yenilginin Ardından Doğan İrade: Milli Mücadele’den Cumhuriyet’e​

Tarih, büyük yıkımların ardından büyük dirilişlerin geldiğine defalarca tanıklık etmiştir. 29 Ekim 1923’e giden yol, Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkışı ve akabinde imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’nın yarattığı derin çaresizlikle başlar. İtilaf Devletleri’nin Anadolu topraklarını işgal etmeye başlaması, milletin kaderini kendi ellerine alma zorunluluğunu doğurmuştur.

19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkışıyla başlayan Milli Mücadele, Erzurum ve Sivas kongreleriyle örülen ulusal bilinç, Amasya Genelgesi ile dile getirilen bağımsızlık yemini ve nihayetinde 23 Nisan 1920’de Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) açılmasıyla kurumsallaşmıştır. Meclis, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesini temel alarak, padişahın ve sarayın gölgesinde değil, doğrudan milletin temsilcisi olarak hareket etmiştir. Sakarya ve Büyük Taarruz zaferleri, bu milli iradenin askeri alandaki doruk noktaları olmuş, vatan toprakları düşmandan temizlenmiştir.

Zaferin ardından, 1922 yılında saltanatın kaldırılması, 600 yılı aşkın süredir devam eden monarşi rejimine son vermiştir. Bu, cumhuriyetin ilanına giden yolda atılan en radikal adımdı. Ancak, saltanatın kaldırılmasıyla birlikte, devletin yönetim biçiminde bir boşluk ve belirsizlik ortaya çıkmıştı. Yeni devletin adı, niteliği ve yönetim sistemi henüz resmen tanımlanmamıştı. İmzalanan Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923), yeni Türkiye Devleti’nin uluslararası alandaki bağımsızlığını ve sınırlarını tescil etse de, iç yönetim biçimini belirleme görevi TBMM’ye kalmıştı.

II. Hükümet Bunalımı ve Kararlı Adım: 28 Ekim Akşamı​

Cumhuriyetin ilanına bir gün kala yaşanan olaylar zinciri, Mustafa Kemal Paşa’nın vizyonunu ve kararlılığını açıkça göstermektedir. 27 Ekim 1923’te, İcra Vekilleri Heyeti (Bakanlar Kurulu) istifa etmiş ve meclis içinde yeni bir hükümet kurulamamıştı. Bu "hükümet bunalımı" olarak adlandırılan durum, devletin yönetim şeklinin artık geçici çözümlerle sürdürülemeyeceğinin en somut kanıtıydı. Mevcut sistemde, Meclis Hükümeti Sistemi geçerliydi ve bu sistemde her bakan, Meclis tarafından ayrı ayrı seçiliyordu. Bu durum, siyasi istikrarı sağlamayı zorlaştırıyordu.

Mustafa Kemal Paşa, 28 Ekim akşamı Çankaya Köşkü’nde yakın çalışma arkadaşlarıyla bir akşam yemeği düzenledi. Gecenin ilerleyen saatlerinde, masada bulunanlara dönerek o meşhur tarihi sözünü söyledi: “Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz!” Bu söz, sadece bir niyet beyanı değil, aynı zamanda hükümet bunalımını sona erdirecek, devletin yönetim biçimini teminat altına alacak nihai kararın ilanıydı.

Mustafa Kemal Paşa, o gece İsmet Paşa (İnönü) ile birlikte, yeni yönetim biçiminin temelini oluşturacak kanun teklifi metnini hazırladı. Bu teklif, mevcut Anayasa’nın (Teşkilat-ı Esasiye Kanunu) bazı maddelerinin değiştirilmesini öngörüyordu. En kritik değişiklik, "Türkiye Devletinin şekl-i hükümeti Cumhuriyettir" ifadesinin anayasaya eklenmesiydi.

III. 29 Ekim 1923: Büyük İlan​

29 Ekim 1923 Pazartesi günü, TBMM büyük bir heyecan ve tarihi bir sorumluluk bilinciyle toplandı. Meclis’e sunulan anayasa değişikliği teklifi, görüşmelerin ardından hızla oylamaya sunuldu.

Akşam saat 20:30 sularında yapılan oylama sonucunda, “Yaşasın Cumhuriyet!” sesleri ve alkışlar eşliğinde Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Devleti’nin rejimini resmen Cumhuriyet olarak kabul etti. Bu karar, Meclis'te büyük bir coşku yarattı. Aynı gece, Meclis, Cumhuriyetin ilk Cumhurbaşkanı’nı seçmek üzere yeniden toplandı. Yapılan oylamada, Mustafa Kemal Paşa oy birliğiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı seçildi.

Mustafa Kemal Paşa’nın Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından yaptığı tarihi konuşmada, ulusal egemenliğin önemini vurguladı ve devrimlerin devam edeceğinin sinyalini verdi. O gece, Ankara’da top atışlarıyla ve halkın coşkulu gösterileriyle Cumhuriyet’in ilanı kutlandı. Türkiye artık modern dünyanın bir parçası olma yolunda köklü bir adım atmış, kendi kaderini kendi tayin etme hakkını fiilen kullanmıştı.

IV. Cumhuriyetin İlanının Felsefi ve İdeolojik Temelleri​

Cumhuriyetin ilanı, sadece bir isim değişikliği ya da bir yönetim biçiminin kabulü değildi; bu, Türk siyasi ve toplumsal hayatında köklü bir felsefi dönüşümü ifade ediyordu.

Egemenliğin Millete Geçişi: Cumhuriyet, egemenliğin belirli bir zümreye, aileye ya da kişiye (Padişahlık veya saltanat) ait olmaktan çıkarılıp, kayıtsız şartsız olarak milletin bütününe teslim edilmesi anlamına geliyordu. Bu, Türk milletinin binlerce yıllık tarihinde ilk kez kendi kendisini yönetme hakkını anayasal bir zemine oturtmasıydı.

Modernleşme ve Laiklik: Cumhuriyet, aynı zamanda Türkiye'yi geri kalmışlıktan kurtaracak modernleşme ve çağdaşlaşma yolunun açılması demekti. İlanın ardından hızla hayata geçirilen devrimler (Harf Devrimi, Şapka Kanunu, Medeni Kanun, Tevhid-i Tedrisat Kanunu vb.) bu dönüşümün araçları oldu. Özellikle laiklik ilkesinin benimsenmesi, devlet yönetiminin dinden ayrılarak akıl ve bilime dayanması anlamına geliyordu. Bu, o dönemde İslam coğrafyasındaki diğer ülkelerden Türkiye'yi ayıran en cesur ve ilerici adımlardan biriydi.

Yurttaşlık Bilinci ve Eşitlik: Cumhuriyet rejimi, Osmanlı'daki tebaa (kul) anlayışı yerine, hak ve sorumlulukları olan özgür yurttaş kavramını getirdi. Kadınlara siyasal hakların verilmesi (1930'larda), toplumsal eşitliğin sağlanmasında atılan en önemli adımlardan biriydi ve batı ülkelerinin çoğundan önce gerçekleştirilen bir reformdu.

V. 29 Ekim'in Dünya Tarihindeki Diğer Önemli Olayları​

29 Ekim’in tarihsel önemi büyük ölçüde Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanıyla anılsa da, dünya tarihinde de bu güne denk gelen kayda değer olaylar bulunmaktadır. Bu olaylar, 20. yüzyılın küresel dönüşümlerini anlamak açısından önemlidir:

1929 – Kara Salı ve Büyük Buhran’ın Başlangıcı:29 Ekim 1929, dünya ekonomik tarihine "Kara Salı" olarak geçen günün zirve noktasıdır. New York Borsası'nda yaşanan büyük çöküş, tüm dünyayı sarsacak olan ve tarihin en büyük ekonomik krizi kabul edilen Büyük Buhran'ın (Great Depression) resmi başlangıcı olarak kabul edilir. Bu olay, kapitalist sistemin zayıflıklarını ortaya çıkarmış, ekonomik teorileri yeniden şekillendirmiş ve siyasi sonuçları İkinci Dünya Savaşı’na kadar uzanmıştır.

1956 – Süveyş Krizi’nin Başlaması:29 Ekim 1956’da, İsrail’in Mısır’a saldırısıyla Süveyş Krizi fiilen başlamıştır. Mısır lideri Cemal Abdünnasır’ın Süveyş Kanalı’nı millileştirmesi üzerine patlak veren bu kriz, İngiltere ve Fransa’nın da katılımıyla uluslararası bir çatışmaya dönüşmüştür. Süveyş Krizi, İngiltere ve Fransa’nın küresel güç olarak etkilerinin azaldığını ve ABD ile Sovyetler Birliği’nin iki süper güç olarak yükselişini pekiştiren en önemli dönemeçlerden biri olmuştur.

1969 – İnternetin İlk Adımı (ARPANET):Modern dünyanın en önemli teknolojik buluşlarından birinin ilk adımı da 29 Ekim'de atılmıştır. 29 Ekim 1969’da, ABD Savunma Bakanlığı’nın Gelişmiş Araştırma Projeleri Ajansı (ARPA) tarafından geliştirilen ARPANET ağı üzerinden ilk başarılı elektronik mesaj gönderilmiştir. Kaliforniya Üniversitesi, Los Angeles (UCLA) ve Stanford Araştırma Enstitüsü (SRI) arasındaki bu iletişim denemesi, bugünkü internetin temellerini atmış ve küresel iletişimin çehresini sonsuza dek değiştirmiştir.

1888 – İstanbul Sözleşmesi:29 Ekim 1888’de, Osmanlı İmparatorluğu da dahil olmak üzere büyük Avrupa güçleri, Süveyş Kanalı'nın barış ve savaş zamanlarında tüm ulusların gemilerine açık olacağını garanti eden İstanbul Sözleşmesi’ni imzalamıştır. Bu sözleşme, kanalın uluslararası statüsünü güvence altına alarak küresel ticaret yollarının korunmasında önemli bir hukuki zemin oluşturmuştur.

VI. Sonuç ve Miras​

29 Ekim, tarihsel kronoloji içinde birçok önemli olaya ev sahipliği yapmış olsa da, Türk milleti için taşıdığı anlam, diğer tüm olayların önüne geçer. 29 Ekim, özgürlüğün, bağımsızlığın ve modern bir ulusun kuruluşunun adıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde, yokluk ve imkansızlıklar içinde verilen Milli Mücadele’nin nihai zaferinin tescilidir.

Cumhuriyetin ilanı, Türk milletinin geçmişin yıpranmış ve çağdışı kalmış kurumlarından kesin bir kopuşla, yüzünü batıya, bilime ve medeniyete döndüğünü gösteren bir manifestodur. Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu ilkesi, Türkiye’nin demokratikleşme yolculuğunun yegane temel taşı olmuştur.

Bu nedenle 29 Ekim, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun yıl dönümü olarak her yıl büyük bir gurur ve coşkuyla kutlanmaktadır. Bugün, sadece geçmişi anma değil, aynı zamanda Cumhuriyetin değerlerine, kurucularının ideallerine ve Türkiye’nin bağımsız, laik, demokratik karakterine bağlılığı bir kez daha teyit etme günüdür. 29 Ekim, Türkiye'nin geleceğe yönelik kararlılığının ve çağdaş dünyadaki yerini sağlamlaştırma azminin simgesidir.
 
Bu Konuyu Okuyanlar (Toplam Okuyanlar 1)

KFN Haberleri

Üst