Tarihte Bugün: 15 Kasım'ın Dünyaya Bıraktığı İzler
Tarih takvimindeki bazı günler, diğerlerinden daha ağır bir yüke sahiptir. Savaşların seyrini değiştiren, yeni ulusların doğuşuna tanıklık eden veya insanlığın geleceğini yeniden şekillendiren anlara ev sahipliği yaparlar. 15 Kasım da, siyasi haritaların yeniden çizildiği, diplomatik girişimlerin başlatıldığı ve teknolojik devrimlerin fitilinin ateşlendiği böyle günlerden biridir.Bu tarih, Akdeniz'de bir cumhuriyetin ilanından Afrika'nın kaderinin belirlendiği bir konferansa, uluslararası barış arayışlarından uzay yarışının son demlerine kadar geniş bir yelpazede, insanlık tarihinin kritik dönemeçlerini barındırır. 15 Kasım'ın takvim yapraklarından sıyrılıp tarihe kazınan olaylarına daha yakından bakalım.
1983: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin İlanı
15 Kasım'ın özellikle Türkiye ve Kıbrıs Türk halkı için en belirleyici anlamı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) kuruluşudur. Bu bağımsızlık ilanı, on yıllar süren karmaşık bir siyasi sürecin ve adadaki toplumlar arası çatışmaların bir sonucudur.Kıbrıs Adası'nın tarihi, 1960 yılında Rumlar ve Türkler arasında kurulan ortaklık devleti olan Kıbrıs Cumhuriyeti ile yeni bir evreye girmişti. Ancak bu ortaklık, 1963 yılında Rum tarafının anayasayı tek taraflı değiştirme girişimleri ve Türklere yönelik "Kanlı Noel" olarak bilinen saldırılarla fiilen sona erdi. Takip eden 11 yıl boyunca Kıbrıs Türkleri, "getto" olarak adlandırılan küçük ve kuşatılmış bölgelerde yaşamak zorunda kaldı.
1974 yılı, adanın kaderini kökten değiştirdi. Yunanistan'daki askeri cunta, adayı Yunanistan'a bağlamak (Enosis) amacıyla 15 Temmuz 1974'te bir darbe düzenledi. Bu darbe, Kıbrıs Türklerinin varlığını doğrudan tehdit ediyordu. Türkiye, 1960 Garanti Antlaşması'ndan doğan garantörlük hakkını kullanarak 20 Temmuz 1974'te "Kıbrıs Barış Harekatı"nı başlattı. Harekat sonucunda ada, fiilen ikiye bölündü ve kuzeyde Kıbrıs Türkleri için güvenli bir bölge oluşturuldu.
Bu askeri müdahalenin ardından, 1975 yılında Kıbrıs Türk Federe Devleti (KTFD) kuruldu. Bu, federal bir çözüm arayışının bir parçası olarak atılmış bir adımdı. Ancak, Rum tarafıyla yürütülen ve yıllarca süren müzakerelerden bir sonuç alınamaması, Kıbrıs Türk halkını kendi kaderini tayin etme noktasına getirdi.
15 Kasım 1983 tarihinde, KTFD Meclisi, oybirliği ile aldığı bir kararla, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını ilan etti. Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş tarafından okunan bağımsızlık bildirgesi, Kıbrıs Türk halkının kendi egemenliğini ilan etmesinin bir sembolü oldu. Türkiye, KKTC'yi aynı gün tanıyan ilk ve tek ülke oldu. Ancak bu ilan, uluslararası toplumda geniş bir kabul görmedi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 18 Kasım 1983'te aldığı 541 sayılı kararla bağımsızlık ilanını "hukuken geçersiz" saydı ve üye ülkeleri KKTC'yi tanımamaya çağırdı.
Bugün KKTC, siyasi tanınma sorunu, uluslararası ambargolar ve ekonomik zorluklarla mücadelesini sürdürmekle birlikte, 15 Kasım'ı en önemli ulusal bayramı olan "Cumhuriyet Bayramı" olarak kutlamaktadır.
1884: Berlin Konferansı ve Afrika'nın Sömürgeleştirilmesi
15 Kasım 1884, Avrupa'nın dışında, özellikle Afrika kıtası için karanlık bir dönemin başlangıcını işaret eder. O gün, Almanya Şansölyesi Otto von Bismarck'ın ev sahipliğinde Berlin'de "Batı Afrika Konferansı" olarak da bilinen Berlin Konferansı başladı.- yüzyılın sonlarına doğru Avrupa devletleri arasında (İngiltere, Fransa, Belçika, Portekiz, Almanya) Afrika'da nüfuz alanı kazanma yarışı ("Scramble for Africa" - Afrika Talanı) hızlanmıştı. Bu rekabet, özellikle Kongo Havzası'ndaki zengin kaynaklar nedeniyle devletleri savaşın eşiğine getirmişti. Bismarck, bu tehlikeli rekabeti "düzene sokmak" ve Almanya'nın da sömürge yarışında yerini almasını sağlamak amacıyla bu konferansı topladı.
Konferansın en önemli kararı, "fiili işgal" (effective occupation) ilkesinin kabul edilmesiydi. Bu ilkeye göre, bir Avrupa devletinin Afrika'da bir bölgeyi sömürgeleştirebilmesi için, o bölgede fiilen askeri güç bulundurması, bir yönetim kurması veya yerel liderlerle (genellikle zorla veya hileyle) bir "antlaşma" imzalamış olması gerekiyordu. Kağıt üzerindeki iddialar artık yeterli değildi.
Bu karar, sömürgecilik yarışını durdurmak yerine daha da hızlandırdı. Avrupalı güçler, "fiili işgal" şartını yerine getirmek için kıtanın içlerine doğru acımasız bir istila yarışına giriştiler. 1884'te Afrika'nın sadece %10'u Avrupalıların kontrolündeyken, 1914'e gelindiğinde bu oran %90'a çıkmıştı. Cetvelle çizilen sınırlar, yüzlerce farklı etnik grubu, dili ve kültürü böldü veya birbirine düşman kabileleri aynı yönetim altına soktu. Berlin Konferansı'nda atılan bu adımların mirası, bugün Afrika'daki birçok siyasi istikrarsızlığın ve sınır anlaşmazlığının temelini oluşturmaktadır.
1920: Milletler Cemiyeti'nin İlk Toplantısı
Birinci Dünya Savaşı'nın ("tüm savaşları bitirecek savaş" olarak adlandırılan) benzeri görülmemiş yıkımının ardından, dünya liderleri benzer bir felaketin bir daha asla yaşanmamasını sağlamak için bir arayışa girdi. Bu arayışın bir ürünü olarak, ABD Başkanı Woodrow Wilson'ın "On Dört İlke"si doğrultusunda Milletler Cemiyeti (Cemiyet-i Akvam) kuruldu.15 Kasım 1920'de, Milletler Cemiyeti'nin ilk genel kurulu İsviçre'nin Cenevre kentinde, 41 üye ülkenin katılımıyla toplandı. Bu, tarihteki ilk küresel, hükümetler arası organizasyon olma özelliğini taşıyordu ve temel amacı uluslararası anlaşmazlıkları diplomasi yoluyla çözmek, kolektif güvenliği sağlamak ve savaşı önlemekti.
Cemiyetin kuruluşu, uluslararası ilişkilerde devrimci bir adımdı. Ancak, doğduğu andan itibaren ölümcül zayıflıklara sahipti. İronik bir şekilde, kurulmasına öncülük eden ABD, Senato'nun onayını alamadığı için Cemiyet'e hiçbir zaman üye olmadı. Sovyetler Birliği ve Almanya gibi diğer büyük güçler de başlangıçta dışlandı.
Cemiyet, 1920'lerde bazı küçük sınır anlaşmazlıklarını çözmede başarılı olsa da, 1930'larda büyük güçlerin saldırganlığı karşısında tamamen etkisiz kaldı. Japonya'nın 1931'de Mançurya'yı işgali ve İtalya'nın 1935'te Habeşistan'ı (Etiyopya) işgali karşısında aldığı kınama kararları hiçbir sonuç vermedi. Nihayetinde, İkinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesiyle Milletler Cemiyeti fiilen sona erdi.
Buna rağmen, Milletler Cemiyeti'nin mirası tamamen bir başarısızlık değildir. Uluslararası bir forum oluşturma, küresel sağlık ve çalışma koşulları gibi konularda işbirliği yapma deneyimi, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan Birleşmiş Milletler (BM) için paha biçilmez bir temel oluşturdu.
Teknoloji ve Uzayda İki Dev Adım
15 Kasım, aynı zamanda insanlığın teknolojik ilerlemesinde iki önemli ana tanıklık etti:1971 - Intel 4004 ve Mikroişlemci Devrimi:O gün, Intel şirketi "Intel 4004" adını verdiği çipi piyasaya sürdü. Bu, dünyanın ilk ticari tek çipli mikroişlemcisiydi. O ana kadar, bilgisayarların merkezi işlem birimleri (CPU'lar) birden fazla çip veya devre kartı gerektiren karmaşık yapılardı. Intel 4004, bir CPU'nun tüm işlevlerini (hesaplama, mantık, kontrol) tırnak büyüklüğünde tek bir silikon yongaya sığdırmayı başardı. Başlangıçta bir Japon hesap makinesi üreticisi için tasarlanmış olsa da, potansiyeli hızla anlaşıldı. Bu küçük çip, kişisel bilgisayar devriminin "Büyük Patlaması" (Big Bang) olarak kabul edilir. Bugün akıllı telefonlarımızdan arabalarımıza, buzdolaplarımızdan kahve makinelerimize kadar her "akıllı" cihazın kalbinde, Intel 4004'ün torunları yatmaktadır.
1988 - Sovyet Uzay Mekiği Buran'ın Tek Uçuşu:Soğuk Savaş'ın son yıllarında, Sovyetler Birliği, ABD'nin Uzay Mekiği programına iddialı bir yanıt verdi. 15 Kasım 1988'de, devasa Energiya roketinin üzerinde Buran ("Kar Fırtınası") adlı mekik, Kazakistan'daki Baykonur Uzay Üssü'nden fırlatıldı. Buran'ı tarihe geçiren şey, bu ilk ve tek uçuşunu tamamen insansız, yani robotik modda gerçekleştirmesidir. Mekik, Dünya yörüngesinde iki tur attıktan sonra, bir pilotun müdahalesi olmaksızın, Baykonur'daki piste mükemmel bir otonom iniş yaptı. Bu, teknolojik olarak ABD mekiğinin o dönemde yapamadığı bir başarıydı. Ancak bu zafer, Sovyetler için bir kuğunun son şarkısı oldu. Muazzam maliyeti ve Sovyetler Birliği'nin çöküş sürecine girmesi nedeniyle program iptal edildi. Buran, hangara çekildi ve ironik bir şekilde, 2002 yılında bulunduğu hangarın çatısının çökmesi sonucu parçalandı.
15 Kasım'dan Diğer Notlar
- 1889 - Brezilya'da Cumhuriyet'in İlanı: Brezilya İmparatoru II. Pedro, bir askeri darbeyle tahttan indirildi ve Brezilya'da cumhuriyet ilan edildi.
- 1937 - Seyit Rıza ve Arkadaşlarının İdamı: Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarındaki Dersim Harekatı'nın ardından, isyanın liderlerinden Seyit Rıza ve altı arkadaşı Elazığ'da idam edildi.
- 1956 - ODTÜ'nün Kuruluşu: Türkiye'nin en önemli eğitim kurumlarından biri olan Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ), "Orta Doğu Yüksek Teknoloji Enstitüsü" adıyla kuruldu.
- 2003 - İstanbul Sinagog Saldırıları: İstanbul'da, Neve Şalom ve Beth İsrael sinagoglarına eş zamanlı olarak düzenlenen trajik terör saldırılarında 25 kişi hayatını kaybetti ve yüzlerce kişi yaralandı.